13. „Herkes korkunç derecede öfkeliydi!“ Sendikanın, İşgücü Anlaşması konusundaki çelişkili tavrına dair

1961 Noel’i: Ticaret Odası Başkanı ve ÖVP’li politikacı Julius Raab, sendika başkanı ve SPÖ’lü politikacı Franz Olah ile gayri resmi bir görüşme yapar. İkisi birlikte ırkçı bir işe alım politikasının temellerini atarak sömürüye açık, yepyeni bir işçi sınıfı yaratırlar: „Misafir İşçi“.

Büyük ihtimalle burada, Julius Raab’in en sevdiği lokal olan Kanzleramt’ta gerçekleşti görüşmeleri. İşgücü Anlaşması’yla ilgili yasal müzakereler 60’larin başında, uygulama alanında oldukça sönüktü. Olah ve Raab buna rağmen bir çözüm bulmak istiyorlardı dolayısıyla parti içinde ağır eleştirilere hedef oldular. „Herkes korkunç derecede öfkeliydi“ demişti Olah, sonradan.

Dinleyin


Yükleyin
Audio

Rotasyon, Kendi Vatandaşına Öncelik ve Kontenjan Fikri

Tarih uzmanı Vida Bakondy o dönemki duruma dair şunları söylüyor: Türkiye’den Avusturya’ya işçi göçü, aslında İşgücü Anlaşması’ndan önce de vardı.  Avusturya, Yugoslavya ile 60’lı yılların başı itibariyle özellikle ekonomi alanında anlaşma yapma peşindeydi. 60’daki Yugoslav işçi göçünün, Avusturya ekonomisi için büyük anlamı var.

Ülkeye göçmen işçi alım fikri yeni bir fikir değildi: Almanya ve İsviçre bu uygulamaya daha erken başlamışlardı. Bu ülkeler, göçmen işçi konusunu belirleyen ilkelere örnek teşkil ediyordu. Yani Rotasyon, yani göçmenlerin geri gitmeleri gerekliliği, yerli vatandaşa iş alanında öncelik tanınması gerekliliği ve çalışma izni verilecek kişi sayısının her yıl yeniden kararlaştırılması odaklı Kontenjan ilkesi. Avusturya sonradan katıldığı için birçok problemle karşılaştı. ”Ekonomik açıdan Avusturya’nın göçmen işçilere yeterince çekici gelmediğiyle ilgili büyük korkular vardı. Avusturya’da işçi maaşları %25 daha düşüktü, bu yüzden birçok Avusturyalı işçi Almanya ve İsviçre’ye gitmişti. Çok büyük bir problemdi bu. ” diyor Bakondy.

Mevcut ekonomi, seyahat özgürlüğünü azaltmak ve Avusturyalı işçilerin ülkeyi terk etmelerini kanunen yasaklamak istiyordu. Bu yasal taslağa karşı, göçmen işçi anlaşması yapmaya da kesin hatlarla karşı çıkan sendika büyük bir direniş gösterdi. Avusturya İşçi Sendikası (ÖGB), takviye işgücünü hali hazırda bulundurmak için Sosyal Çalışma Bakanlığı’yla başarısız olacak bir program hazırladı. En sonunda çifte monarşi, yani Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde işlemiş sisteme devam etme konusunda hemfikir oldular: Bu anlaşmaya göre ancak çalışmaları şartıyla insanlar büyük şehirlere göç etmeli ve işlerini kaybettiklerinde geldikleri yere geri dönmeliydiler.

Avusturya İşçi Sendikası, İşçi Sınıfını iki gruba ayırdı: Yerli ve Göçmen İşçiler

Böylelikle, daha 1960’larda yani Raab-Olah Anlaşması’ndan önce, sendika ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ortaklığıyla mevsimlik işçiler için bir kontenjan onaylanmıştı. Daha o zamanlarda Avusturya İşçi Sendikası’nın göçmen işgücünü, gerekli olduğundan daha fazla ülke içerisinde tutma niyetinin olmadığı açıktı. İsçiler, ihtiyaç duyulduğunda ülkeye getirilmeli ve artık iş olmadığında geri gönderilmeliydiler. İşverenin ekonomik ilgisine,  ekonomiye, talebe bağlı olarak kimi zaman daha çok kimi zaman daha az insan işe alınacaktı. Göçmen Arşivi Çalışma Topluluğu’ndan Arif Akkılıç da sendikanın böyle bir şeye nasıl müsaade ettiğini sorguluyor:  İşçi sınıfını temsil eden, işçilerden sorumlu bir sendikacı nasıl yapabilir bunu? Artık işçi sınıfı ikiye bölünmüştü…

Avusturya İşçi Sendikasının takındığı tavır artık gayet açıktı: yerli ve göçmen işçiler arasındaki bölünmenin varlığını kabul etmekle kalmayıp bu durumu aktif olarak desteklediler. Nedenine dair yalnızca tahminlerde bulunabiliriz.

Tasarım: Ida Divinzenz
Çeviri: Seda Tunc
Seslendirenler: Can Gülcü, Emrah Kat, Gamze Ongan, Öncel Secgin, Seda Tunc,

Kommentare sind geschlossen.